Hale' nin Kitaplığı

Çarşamba, Ocak 18, 2006

Gelibolu 1915 - EROL MÜTERCİMLER

Erol Mütercimler’in Düşler ve Entrikalar, Denizden Gelen Destek, Kadınlar, Gemiler ve Otomobiller adlı kitaplarından sonra yakın tarihimize ışık tutacak olan kitabı.

Çanakkale Savaşı hakkındaki yanlış bilgileri düzeltme ve bilinmeyenleri ortaya çıkarmak amacıyla hazırlanan kitap Çanakkale Savaşı’nın 90. yılında okuyucuyla buluşuyor. Kitapta 90 yıldır bir çok olayın yanlış ve abartılarak anlatıldığına dikkat çekilirken savaşta stratejik olarak yapılan hataların yanı sıra savaşa katılan ülkelerin komutanlarının kendi içlerinde yaşadıkları görüş ayrılıklarına da yer veriliyor.

Doksan yıldır bilinen yanlışlar artık gün ışığında! Abartılan Şehit Sayısı! Yarbay Mustafa Kemal Savaş Alanına Geç mi Geldi! Çanakkale’de askerler aç mı savaştı! Askerlerin cephedeki yemek mönüsünde neler vardı? Yakın tarihimizle ilgili bildiğimiz birçok doğrunun yanlış olduğuna dikkat çekilen kitapta Nusret Mayın Gemisi’nin mayınlarını denize döktüğü tarihin yanlışlığında yapılan ısrara dikkat çekiliyor. Aynı zamanda kaybolan Norfolk taburu meselesine de değinilirken, beyaz bir bulutun askerleri yuttuğuna dair inancın hurafe, diğer taraftan Türklerin bu taburun askerlerinin teslim olmasına rağmen süngülemiş ve diri diri yakmış olduğuna duyulan inancın ise gerçekleri yansıtmadığı yine belgelerle açıklanıyor. "Yarbay Mustafa Kemal muhabere alanına geldi?" eleştirilerine de açıklık getirilirken Çanakkale Savaşı’ndaki şehit sayısı konusunda ileri sürülen tez tartışma yaratacak türden. Tarihimizde bu savaşla ilgili abartı yapıldığı ifade edilirken 253 bin olarak verilen şehit sayısının gerçekte 57 bin olduğu savunuluyor. Aynı zamanda yine Çanakkale Savaşı’nda askerlerin aç savaştığına dair var olan bilginin aksine yemek mönüsünün oldukça geniş tutulduğu belgelere dayanılarak anlatılıyor.

1915 yılında bu toprakları işgale gelip Çanakkale Boğazı'nı geçmeye çalışan, ardından Gelibolu'ya asker çıkaran işgalci ordular, 25 Nisan 1915'ten 9 Ocak 1916'ya kadar mitlerin yarattığı tanrıların değil ama yurtseverliğiyle, inançla ve umutla ayağa kalkan savaş tanrısının yani Mehmetçiğin gazabına uğradı. Bu topraklar, tarihin başından beri hiçbir zaman istilacılarını bağışlamamıştır. 1915 yılında da bağışlamadı. Ateş ve çelik yağmuru altında yalnız piyade tüfeği ve süngü...
Teknolojiye karşı insan bedeni!..
Çanakkale Savaşı sadece muharebe alanlarında ölen insanların değil, idam edilen ilk sivil kişi olan Bozcaada müftüsünün de öyküsüdür... Gelibolu kara muharebeleri, yalnızca üst rütbeli subayların değil, küçük rütbeli askerlerin de savaşıdır. 19. Tümen komutanı Yarbay Mustafa Kemal ve muhteşem 57. Alay ile komutanı Albay Avni, olağanüstü 27. Alay ile komutanı Yarbay Cemil, Seddülbahir'in yaralı aslanı Binbaşı Mahmut Sabri, Edirne sırtında Teğmen Mucip, Binbaşı Halis, Kumkale'de Teğmen Halit, şehit Yedeksubay Ethem, Edirneli Yahya Çavuş, Bigalı Mehmet Çavuş gibi düşmanlarını bile kendisine hayran bırakan binlerce kahramanın önünde saygıyla eğiliyoruz.

Mahallenin Kısmeti - AZİZ NESİN

Nesin Vakfı'nın yedi yapısı vardır. Bunlardan ikisi işçi evidir; biri Nesin Vakfı'nın yönetmenevidir. Birinin alt katı ahır, üst katı yine işgören evidir. Birinin altı işgören evi, üst katı Aziz Nesin'in evidir. Dört katlı büyük yapı Nesin Vakfı çocuklarının evidir...

Aziz Nesin'in 32 dile çevrilmiş kitapları sırasıyla en çok şu dillere çevrilmiştir: İran'da (70), Yunanistan'da (20), Almanya'da (16), Rusya Sovyet Cumhuriyeti'nde (yani Rusça 15), Bulgaristan'da (10) ve daha birçok dillere... Romenceye Aziz Nesin'in 7 kitabı çevrilmiş ve "Biraz Gelir misiniz" adlı oyunu da "Braila Devlet Tiyatrosu'nda oynamıştır...

Aziz Nesin, Türkiye'de ve başka ülkelerde yayımlanacak kitaplarının, sahnelenecek oyunlarının, filme alınacak eserlerinin telif haklarıyla, bütün eserlerinin iç ve dış radyo ve televizyonlarda temsil ve yayınlarından elde edilecek telif haklarını tümüyle Nesin Vakfı'na bağışlamıştır...


Kitabın İçinden

Sevgili Eşekarısı,
Mektubumu alınca şaşıracaksın. Biz onu, çoktan nalları dikti biliyorduk, yine hangi ahırdan çıktı, diye afallayacaksın. Hiç şaşma. Tahtalıköy'deyim. Sana bu mektubumu Tahtalıköy'den yazıyorum. Bir zamanlar yeryüzünde yaşamış bütün büyükler, ünlüler, ilerigelenler, hepsi burda. Ben de onların arasındayım. Sen şimdi "Vah vah, sağlığında değerini bilememişiz!" diyerek ne denli dizini dövsen yeridir. Neden "Kör ölür, badem gözlü olur!" denildiğini, o kör olası dünyada değeri anlaşılmamış olanların son umudu Tahtalıköy'e gelince çok iyi anladım. Gözlerim, burnumun ucunu bile göremezken, ölümümden sonra "Sürmeli gözlüydü", "Bakışları üzünç doluydu" diye benim için övgüler düzüldüğünü duydum.

***

Ama yedi yaşındaki oğlu Cengiz,
-Anne be!... dedi, babamdı vallahi. Babam bugün dükkâna gitmedi ki... Bilâl amcanın kahvesindeydi...
Çocuk lafını tamamlayamadan bir çığlık koptu. Esma, Cengiz'in kaba etine bir çimdik basmış,
-Yumurcak... Sus... diye haykırmıştı.
Kocasının kocaman Karadenizli burnunu duvarın köşesinden o da görmüştü. Ama konu komşunun yanında iki paralık olmak istemiyordu. Başını pencereden içeri çekip,
-Etinden et koparılmış gibi bağırma domuz, şimdi alırım ayağımın altına!... diye çocuğa bağırdı.
"Şimdi ayağının altına almak" sık sık kocasının kullandığı, Esma'nın da o ...

Çanlar Kimin İçin Çalıyor - ERNEST HEMINGWAY

İspanya’da yaşanan acımasız bir iç savaş... Cumhuriyetçi- Faşist kavgasının yol açtığı yıkım... Oluk oluk akan insan kanı.. Özel bir görevle İspanya’ ya gelen Amerikalının başından geçenler ve yaşadığı tutkulu aşk. İnsanoğlunun vahşilikte ve barbarlıkta hayvanları bile gölgede bıraktığını gözler önüne seren acı panaromalar. En hızlı savaş taraftarlarının ve savaşı bütün korkunçluğuyla yaşayanların barış özlemi...

“Çanlar Kimin İçin Çalıyor”, Amerikalı usta yazar Hemingway’ in edebi alanda çığır açan, derin yankılar uyandıran eseri... Eserde eleştirel bakış açısını çıplak gözle görecek, idealizm denen iksiri yudumlayacaksınız.

Soluksuz okuyacağınız sayfalar sizi bekliyor...

Sidarta - HERMAN HESSE

Son derece yalın bir dille anlatılmış olagan üstü bir öykü... Çeşitli sınavlardan geçtikte, türlü acılara katlanıp türlü zevkler tattıktan sonra insan olmayı, insanları sevmeyi öğrenen bir insanın öyküsü..

''Havanın ve sıcaklığın değişik durumları vardı, değişik bulutlanmalar ve rüzgarlar vardı, türlü su kokusu, toprak kokusu ve toz kokusunu vardı ayrıca, çeşitli tehlikeler ve vaadler vardı, hava cinlerinin değişik ruh durumları ve kaprisleri sonra; bunları Knecht cildinde, saçlarında, duyularında önceden hissediyor, onlarla birlikte yaşıyor, bu yüzden hiçbir şey kendisi için sürpriz oluşturmayarak onu düş kırıklığına uğratmıyordu... Bulutlara, rüzgarlara, söz geçirebiliyordu; kuşkusuz bir keyfilik içinde, canı nasıl isterse öyle yaptığı bir şey değildi bu, kendisiyle dünya, içle dış arasındaki ayrımı tümüyle silip atan bir bağlılık ve bağımlılıktan yola koyularak bunu gerçekleştirmekteydi. Böyle zamanlarda büyülenmiş gibi dikiliyor, kulak kabartıyor, yere çömelip oturuyor, cildinin tüm gözeneklerinin kapısını açık tututyor, havanın ve bulutların yaşamını kendi içinde hissetmekle kalmayıp onu yönetiyor ve üretebiliyordu aynı zamanda... Knetcht' in nefesini tutması yetiyordu bunun için, rüzgar diniyor, gök gürlemeleri susuyordu. Başını eğmesi ya da sallaması yetiyor, hemen dolu yağmaya başlıyor ya da yağan dolu kesiliyordu. Kendi içinde savaşan güçlerin uzlaşmasını bir gülümsemeyle açığa vurması yetiyor, havadaki bulutlar hemen birbirinden ayrılıyor, ışıl ışıl ince bir mavilik yüz gösteriyordu. Ruhunda özellikle katıksız bir uyumun ve düzenin söz sahibi olduğu bazı zamanlarda, ilerdeki günler havanın nasıl olacağını önceden eksiksiz ve şaşmaz şekilde biliyordu... Bunlar, onun iyi günleri, en iyi günleriydi, ödüllendirilmeleriydi onun, bitimsiz hazlarıydı.'' Hermann Hesse.

Adı Aylin - AYŞE KULİN

Yükseltilmiş sahnede kapağı açık, maun bir tabut duruyordu. Uzun bir sıra oluşturan insanlar, tabutta yatan albay üniformalı Amerikan subayını selamlayıp, içlerinden dua ya da vada ederek, tabutun başından ayrılınca, yanan yürekleriyle gelip salondaki koltuklarda yerlerinin alıyorlardı. Herkes etrafa hakim olan ordu düzenin saygınlığını kutsar gibi sessizce ağlıyordu. Katafalkın üstünde, dört bir yanı rengarek çiçeklerle donanmış tabutta yatan kişi, bir askerden çok, oraya bir film çekimi için öylece uzanıvermiş bir Hollywood yıldızını andırıyordu. Bu albay üniformalı Amerikan subayı bir Türk kadınıydı..."



Sürükleyici bir roman. Bir biyografi. Dolu dolu yaşanmış bir hayat. Özgür, kişilikli ne yaptığını bilen bir kadın. Fırtınalı bir yaşam. Hayatı dolu dolu yaşayan yapmak istedigi herşeyi yapan ve yaptıgı şeylerin onu olabileceginden mutlu ettigini anlayan ülkesinden uzaklarda asker bir türk kızı....

Semerkant - AMİN MAALOUF

Titanic'te Rubaiyat! Doğu'nun çiçeği Batı'nın Çiçekliğinde ! Ey Hayyam ! Yaşadığımız şu güzel anı görebilseydin!" Afrikalı Leo'dan (YKY, 1993) sonra, bu kez Doğu'ya, İran'a bakıyor. Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının çevresinde dönen içiçe iki öykü.. 1072 yılında, Hayyam'ın Semerkant'ında başlayan ve 1912'de Atlantik'te biten bir serüven... Bir elyazmasının yazılışının ve yüzlerce yıl sonra okunurken onun ve İran'ın tarihinin de okunuşunun öyküsü / tarihi...


Semerkant Maalouf'un en az diğer kitapları kadar övgüye değer bir kitap bence. Tarih içinde yolculuk yaparken Ömer Hayyam' ı tanıma fırsatı buluyorsunuz. Aşk, şiir, şarap, gezi, tarih, din, bilim, sanırım Ömer Hayyam' ı ve bu kitabı özetlemek için seçeceğim kelimeler olurdu… Tavsiye edeceğim kitaplar arasında..

Bütün Şiirleri - ORHAN VELİ

Orhan Veli'nin Bütün Şiirleri, 1951'den 1987' ye, otuz altı yıl boyunca, yirmi iki kez basıldı. Ama, ne yazık ki, ilk basımından başlayan dikkatsizliklerin, düzelti savrukluklarının yarattığı yanlışlar, basımdan basıma geçilirken gittikçe çoğaldı. Öylesine ki, bir yerden sonra, bu yanlışların düzeltilmesi için girişilen iyi niyetli çabaların da yetersiz kaldığı görüldü.

Adam Yayınları'nın Nisan 1987'de yaptığı yirmi üçüncü basım ise, her bakımdan yepyeni bir kitap olarak ortaya çıktı. Yapıt baştan sona yeniden incelenmiş, şiirler dergilerdeki, kitaplardaki ilk basımlarıyla karşılaştırılmış, şairin şiir defterindeki yazılışlarıyla denetlenmişti. Bu basımdaki değişiklikler, Orhan Veli'ye dönüş niteliğindeydi. Şiirlerin sıralanışındaki değişiklik de şairin sağlığında yapıtı yayınlara beliren özlemleri doğrultsundaydı. Böylece, yirmi üçüncü basımda Adam Yayınları, Bütün Şiiirleri'ni inanılmayacak kadar çok sayıdaki yanlışlarından arındırarak okurlarına sunmuş oluyordu. Yapıt, büyük bir ilgiyle karşılandı ve yanlız 1987 içinde üst üste üç basım yapılması gerekti.


En sevdiğim ve okumaktan en çok keyif aldığım şairlerden birisi olan ORHAN VELİ ile başladım kitap listeme.

Pazartesi, Ocak 16, 2006

HOŞGELDİNİZ

Bu sayfamda, şu anda kitaplığımda bulunan, dostlarımdan alıp okuduklarım -ki beğendiklerimi kitaplığıma eklemeyi ihmal etmiyorum- ve hatta almayı düşündüklerim de dahil olmak Üzere, kitaplarımın bir listesini yaparak sizlerle paylaşmayı düşündüm.Kitapları, resimleri ve kısa tanıtımlarının yanı sıra, naçizane kendi fikirlerimi de dipnot olarak sunacağım kimilerinde. Sizlere faydalı olması dileğiyle.. Kitap dolu, bol okumalı, güzel günler dilerim....

Sevgiyle..
HALE

İşte kitaplığımdan küçük bi kare :)))